Bir Halkla İlişkiler Yöntemi Olarak Lobicilik - 1
- Prof. Dr. Mehmet Sezai TÜRK
- 5 Mar
- 6 dakikada okunur
Türkiye tarafından gerçek anlamda lobicilik faaliyetleri kurumsallaşmasını tam olarak tamamlayamadığı için, hem ulusal hem de uluslararası seviyede, başarılı çalışmalar yürütememektedir. Türkiye de lobicilik faaliyetlerinin önemi yeni yeni anlaşılmaktadır.

Prof. Dr. Mehmet Sezai TÜRK
Lobicilik kavramının misyonuna uygun olarak 1869–1877 yılları arasında ABD Başkanlığı’nı yürüten Ulysses S. Grant zamanında ilk defa kullanıldığına dair alan literatüründe yaygın bir kanaat vardır. Bu anlatıya göre, ABD başkanı Ulysses S. Grant, Beyaz Saray`da geçirdiği iş gününün yorgunluğunu, hemen yakındaki Willard otelinin lobisinde dinlenerek atmaya çalışırmış. Başkan Grant`in bu alışkanlığını başkaları da keşfedince, kişisel ya da başka nedenlerle onun desteğini almak isteyen birçok kişi zamanla bu otelin lobisinde toplanmaya başlayınca, Grant da kendisine dertlerini anlatmak için etrafında dönenlere `lobiciler` adını takmış. Kavramı ilk defa kullanan ABD başkanı olduğu iddia edilse de alan literatürüne göre, daha eski bir tarihte Londra’da yayımlanan Cornhill dergisinin 1863 yılının Ocak-Haziran sayısında “Willard’s” ve “National” otellerine değinerek lobicilikten kısaca bahsedilmektedir. Hatta Oxford İngilizce Sözlüğü Editörü Jesse Sheidlower 2006 yılındaki bir radyo mülakatında; “lobi” kelimesinin topluluk anlamının “üyelerini resmi görevlerinde etkilemek üzere yasama meclisinin lobisini sıklıkla ziyaret eden kişiler” olarak 1808 yılına ait Oxford İngilizce Sözlüğü’nde dahi tanımladığını belirtmiştir. Tarihler dikkate alındığında lobicilik kavramın ABD değil, İngiltere menşeli olduğunu düşünmek daha anlamlı görünmektedir.
Bu yazımızda lobicilik kavramı, Türkiye’de lobicilik tarihi, kullanılan teknikler, yasal düzenlemeler ve uygulamaları hakkında bilgi verilmektedir. Türkiye tarafından gerçek anlamda lobicilik faaliyetleri kurumsallaşmasını tam olarak tamamlayamadığı için, hem ulusal hem de uluslararası seviyede, başarılı çalışmalar yürütememektedir. Türkiye de lobicilik faaliyetlerinin önemi yeni yeni anlaşılmaktadır. Menfaat sahiplerinin bazı yasa tasarılarının kabulünü ve geri çevrilmesini sağlamaya, devletten para yardımı almaya, önemli devlet görevlilerine istedikleri kişilerin atanmasını temin etmeye çalışmak olarak görülen lobicilik, yakın zamana kadar halk ilişkiler kapsamında görülmeyen gayri ahlaki, gayri kanuni bir faaliyet olarak adlandırılmaktaydı. Fakat son yıllarda lobi şirketleri çağdaş uygulamalarla Türkiye’de genel kabul görmeye başlamıştır.

Siyasal karar alma süreçlerini menfaatlerine uygun etkilemek amacıyla başvurdukları girişimler olarak tarif edilen lobicilik kavramının kaynağı, meclis koridorlarında yasa koyucuların kendi lehlerine oy vermelerini sağlamak için yürütülen kulis çalışmalarına dayanmaktadır. Bu bağlamda lobiciliği şu şekilde tanımlayabiliriz: Karar alma mercii ve karar alma süreçlerini etkilemek amacıyla; devlet, özel çıkar grupları, kurum veya kişilerin yaptığı çıkar içerikli çabalardır.
Lobicilik en basit şekliyle, lobicilerce kamu yönetiminde yer alan kanun yapıcı milletvekilleri ya da karar verici konumunda olan kişiler olan bürokratları bilgilendirme ve kendi görüş ve düşünceleri doğrultusunda etkileme çabasıdır (Dinçer,1998:49).
Lobiciler kendileriyle ilgili kanun çıktıktan sonra sadece bu kanunun çıkarılmış olmasıyla yetinmez, bu kanunun uygulanmasında aktif bir rol üstlenecek olan kişilerin atanmasına da çaba gösterirler ve bu şekilde, çıkartılmış olan kanunun lehlerinde uygulanmasına çalışırlar (Çomaklı, 2003:178) .
Karar mekanizmalarını etkilemek için yapılan özel girişimlerle bu organlara yönelik kitlesel bir ilişki çabası kurmak amacında olan lobicilik faaliyetlerinin amacı, hedef kitleyi belli inanç ve eylemlere yöneltmek ya da bu doğrultuda etkilemektir (Peltekoğlu,2001:382).
Orhun Abideleri’nde lobicilik izleri
Tarihi kökenleri itibariyle köklü bir geçmişe sahip olan, birçok devlet ve imparatorluklar kurup yöneten, nihayetinde de Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran bir ulusun lobicilik geçmişi de en az kendisi kadar eski olması gerekir. Türklerle ilgili ulaşılabilecek en eski lobicilik bilgileri Orhun Abideleri’nden, Kül Tigin Abidesi’nin Güney yüzü ile Bilge Kağan Abidesi’nin Doğu yüzündeki bilgilerdir. Bu yazıtlarda direkt olarak lobicilikle ilgili bilgiler olmasa da; Çinlilerin çeşitli hediyeler, has ipek ve güzel sözlerle yöneticileri ve halkı kendine yaklaştırarak toplum ve devlet düzenini istediği gibi değiştirebildiğinden bahsederek, Türklerin buna inanmamalarını aksi halde varlıklarını yitirerek esarete düşeceklerini nasihat etmektedir (Ergin 2001: 3-52). Buradan da anlaşılmaktadır ki, Çinlilerin vermiş olduğu kıymetli ve güzel hediyeler güç ve iktidar sahibi insanları etkileyip belirli bir duruma sevk etmek için zamanın şartlarına göre lobicilik amaçlı yapılırken, Türklerde de lobiciliğin tarihini oluşturmaktaydı.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde de dolaylıda olsa çeşitli lobicilik faaliyetlerine rastlanmaktadır.7 Mayıs 1830 yılında Türkiye ile Amerika arasında ilk ticaret anlaşması yapılarak Türk-Amerikan ilişkilerine resmi boyut kazandırılmış, kapitülasyonlarla diğer ülkelere tanınan ayrıcalıklar bu ülkeye de tanınmıştır (Kantarcı 2001: 141). Bu ve bundan sonraki dönemlerde yapılan lobicilik çalışmaları genellikle yabancı uyruklu esnaflar ile tebaa durumunda olan azınlıklarca (Yahudi ve Ermeni zenginlerince) yürütülmüştür. Örneğin, İttihat ve Terakki Cemiyeti, etkin olduğu dönemde padişahı kontrol altında tutmak için mabeyin başkâtipliğine (özel kalem müdürlüğüne) güvendikleri insanlardan birisini atarken (Yalçın 2004: 79), aynı zamanda isteklerinin direkt olarak üst kademeye ulaşması amacını da gütmüştür. Yine bu dönemlerde, yabancı ülkelerin İstanbul’daki büyükelçiliklerinin tercümanlarının bile devlet üzerinde önemli bir nüfuza ulaştıkları da bilinen bir gerçektir.

Yahudi ve Ermenilerin güç kavgası
Bunlardan başka, Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılıp kaldırılmaması olayında da Yahudi ve Ermeni lobilerinin yoğun çalışmalarının olduğu bilinmektedir. Soner Yalçın’a (2004: 123–124) göre, o dönemde Yahudi sarraflar Yeniçeri ağalarıyla ortaklık ve çeşitli ilişkiler kurarak saray üzerinde büyük etki kurmuşlardır. Bu nedenle de Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasına hep karşı çıkmışlar ve bu yönde faaliyetlerde bulunmuşlardı. Ancak, Yahudilerin saray üzerindeki bu etkisinden rahatsızlık duyan çeşitli çevreler ve özellikle Ermeniler, kendilerinin Osmanlı devleti üzerindeki gücünü artırmak istemiş bunun içinde Ermeni sermayesini devreye sokmuşlardır. Ermeni sermayesi de bu amaçla, Yeniçeri Ocağının kapatılarak Nizamı Cedit ordusunun kurulmasını büyük bir istekle desteklemiştir.
Osmanlı imparatorluğu döneminde yine lobiciliğin olumsuz özelliği rüşvet ile ilgili literatüre geçmiş olan kitaplar vardır. Lütfi Paşa’nın 16 ncı yüzyılda yazdığı Asafname’si, Koçi Bey’in 17 nci yüzyılda yazdığı kendi adıyla anılan Risalesi,17 nci yüzyılın fikir adamlarından Hazerfan Hüseyin Efendi’nin Talhis al-Bayan fi Kavanin-i Al-i Osman adlı eseri ve Defterdar Sarı Mehmet Paşa’nın 1703 yılında Üçüncü Ahmet’e sunduğu Nasa-ih ul-Vuzara va al-Umara adlı eserleri kamu görevlilerinin etkilenmesini sağlayacak rüşvet ile ilgili eserler sayılabilir.
Tanzimat döneminde, ilk defa değişik toplumsal gruplar tarafından otoritenin paylaşımı gündeme gelmiş; dolayısıyla kamu yönetimi üzerinde de toplumsal grupların etkileme çabaları ortaya çıkmıştır. Rüşveti önlemeye ilişkin ciddi önlemler, 1839 yılında ilan edilen Tanzimat Fermanı’nda yer almıştır. Tanzimat Fermanı ile rüşveti önlemeye ilişkin etkili tedbirler de öngörülmüş, Ferman yayınlandıktan bir yıl sonra, 1840 yılında yürürlüğe giren Ceza Kanunnamesinin beşinci faslında rüşvet suçu geniş şekilde düzenlenmiştir. 1849 yılında ise, bütün memurlara, rüşvet almayacaklarına ilişkin yemin etme usulü getirilmiş; 1855 yılında yürürlüğe giren nizamname ile rüşvet sayılacak ve sayılmayacak hediyeler tespit edilmiştir. 1858 yılında ise, Fransız Ceza Kanunu’ndan yararlanılarak yeni bir Ceza Kanunu yapılmış; bu Kanun’da da rüşvet ile ilgili hükümler -Nizamnamenin rüşvet sayılan ve sayılmayan hediyeler ile ilgili hükümleri de dahil olmak üzere- yer almıştır (Yolsuzlukla Mücadele Mevzuatı ve Uluslararası Müktesebat; 2015:27-28)
Modern lobicilik Cumhuriyet’le başladı
Türkiye, bugünkü anladığımız manada modern lobicilik çalışmalarına ise, ilk defa Cumhuriyete geçişten sonra 1924 yılında New York’taki “Türk Teavün Cemiyeti” (Turkish Welfare Associaton” aracılığı ile başlamıştır. Bu cemiyet, 6 Ağustos 1923 yılında Amerika ve Türkiye arasında Lozan’da imzalanan “Dostluk ve Ticaret Antlaşması”nın iptal edilmesi için Ermeni ve Rum lobilerinin başlatmış olduğu “Lozan Antlaşmasına Hayır!” kampanyasına karşılık, 1924 yılında ilk tepkiyi göstererek Türkiye’nin bu alanda bilinen ilk modern lobicilik çalışmasını başlatmıştır. Ermeni ve Rum lobilerinin çalışmalarına karşılık “Özgür İnsanlar Ülkesinin Liderlerine” başlıklı İngilizce küçük bir broşür yayımlanmıştır. Açık mektup, ya da muhtıra niteliğinde olan bu broşür Amerikan Kongresi üyelerine dağıtılmıştı. Lozan Antlaşmasının onaylanmasını engellemek amacıyla sürdürülen kampanya karşısında, “Biz, Amerika’daki Türk kolonileri… bu muhtırayı saygıyla dikkatinize sunarız” başlığı kullanılmış ve Ermeni/Rum lobilerinin iftiraları “şiddetle protesto” ediliyordu. Ondan sonra Lozan Antlaşmasının neden onaylanması gerektiği, bunun dünya barışına ve Türk-Amerikan ilişkilerine yapacağı katkı sebepleriyle açıklanıyordu (Şimşir 2001: 43-44).
Devlet aracılığıyla uluslararası boyuttaki ilk profesyonel denemeler, 1981 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde Türkiye’nin çıkarlarının korunması için, Amerikalı profesyonel bir lobi şirketiyle anlaşma yapılmasıyla başlamıştır. Bu anlaşma ve bu tarih modern anlamdaki ilk Türk lobiciliğinin de başlangıcı oldu. Bu tarihten sonra günümüze kadar da çeşitli lobi kuruluşlarıyla anlaşmalar yapılarak bu yöndeki girişimler süregelmiştir (Özsoy 1999: 191).
Lobi yapmak amacıyla ülkemizde kurulan ilk lobicilik firması 1991’de Grey / Cenajans ile Saatchi and Saatchi / Güzel Sanatlar gruplarının bir araya gelmesiyle kurulmuş bulunmaktadır. Bu şirket, kuruluşundan itibaren siyasi lobiciliğe yeni bir boyut getirmeyi amaçlamıştır (Şahım 2006: 27).
Kaynakça:
1. AKTAN, Coşkun Can (2001), Yolsuzlukla Mücadele Stratejileri, Hak-İş Yayınları, Ankara AY,Hakan (2003), "Baskı Gruplarının Gücü ve Siyasal Karar alma Sürecine Etkisi" (Editör: Coşkun Can AKTAN), Yasal Soygun, Zaman Kitap, İstanbul
2. AZİZ, Aysel (2003). Siyasal İletişim, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara
3. ÇOMAKLI,Şafak Ertan (2003), "Baskı Gruplarının Siyasal Partilerle İlişkileri" (Editör: Coşkun Can AKTAN), Yasal Soygun, Zaman Kitap, İstanbul
4. DİNCER, Müjde Ker (1998), Lobicilik, Alfa, İzmir
5. ERGİN, Muharrem (2001). İnceleme: Orhun Abideleri, Boğaziçi Yayıncıları, İstanbul
6. ERKAN,Hüsnü 1992, Demokrasi ve Piyasa Ekonomisinde Birlikler (Odalar-SendikalarDernekler), Dokuz Eylül Üni.İkt.İd.Bil.Fak.Yayını, İzmir
7. GÜZELİŞ, İsmail (1964), İdarede Baskı Grupları, Yeni Matbaa, İstanbul
8. KANTARCI, Şenol (2001),"Ermeni Lobisi: ABD'de Ermeni Diasporasının Oluşması ve Lobi Faaliyetleri", Ermeni Araştırmaları, ASAM Yayınları, Sayı 1, Ankara
9. KER, Müjde (1995), Dünyada ve Türkiye’de Baskı Grupları, Lobicilik Faaliyetleri ve Halkla İlişkiler İçin Önemi (Yayınlanmamış YL Tezi), İzmir
10. ÖZEL, Mustafa (1994). Amerikan Yüzyılının Sonu, İz Yayıncılık, İstanbul
11. ÖZSOY,Osman (1998), Propaganda, Alfa Yayıncılık, İstanbul
12. PELTEKOĞLU,Filiz Balta (2001), Halkla İlişkiler Nedir?, Beta Basım, İstanbul
13. SOYSAL, İsmail (1999). “Dışişleri Bakanlığının Tanıtma Çalışmaları ve Basın Sözcülüğünün Kurulması (1955 – 1965 Dönemi)”, Çağdaş Türk Diplomasisi: 200 Yıllık Süreç, 15–17 Ekim 1997, (Yayına Hazırlayan: İsmail Soysal), Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu Yayınları Sayı: 188, s.719–727, Ankara
14. ŞAHIM, Tarık Zeki (2006). “Siyasi Katılım ve Baskı Grupları”, http://www.torpil.com/torpilpaylas/kategori/siyasal-bilimler/937070, Erişim Tarihi: 08.12.2006
15. UNAT, Nermin Abadan (1987). Halkla İlişkiler Sempozyumu-87 içinde, Ankara Üniversitesi Basın-Yayın Yüksekokulu ve Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü Yayınları: 221, Ankara
16. YALÇIN, Soner (2004). Efendi: Beyaz Türklerin Büyük Sırrı, Doğan Kitap, İstanbul
17. Yolsuzlukla Mücadele Mevzuatı ve Uluslararası Müktesebat; (2015):27-28 http://www.tepav.org.tr/tr/yayin/s/736 Erişim Tarihi: 17/04/2017
Not: Bu makale ICT MEDIA Dergisi'nin Eylül 2017 sayısında yayınlanmıştır. Makalenin PDF versiyonuna https://www.sezaiturk.com sitesinin"Makaleler" sayfasından ulaşabilir, linkten indirebilirsiniz....
コメント