top of page

Görünür Değilsen Yoksun!

Geçmişte komşusu açken tok yatmayan kişi, vitrin raflarına parası olmayan ister de alamaz diye pahalı ürünleri dizmeyen esnaf, evimizde pişen yemeğin kokusu komşuya gitmesin diye kapağını kapatan ev hanımı, artık nispet yaparcasına yediğini, içtiğini, giydiğini sadece yakınlarına değil tüm dünyaya fotoğraflarla göstermektedir.

 

  • Prof. Dr. Mehmet Sezai TÜRK


“Görünür değilsen yoksun” Bu söz bir film repliğinin klişe olmuş sözleri gibi gözükse de günümüz insanının varoluş çabası ya da “paran kadar değerlisin” sözünün yeni sanal kimliklerde yankılanış biçimidir.


Yeni iletişim teknolojileri hayatımızda gerçek dünyanın yanında sanal bir dünya kurgulamamıza olanak sağlamıştır. Gerçek dünya da bireylere rehberlik eden kurallar vardır. İstenen ve istenilmeyen, doğrular ve yanlışlar önceden belirlenmiştir. Bize düşen görev sadece belirlenen sınırlarda yaşamaktır. Bu dünyayı belirleyici olan biz değiliz bu yüzden makro ya da gerçek dünya diyoruz. Kendimizin sınırlarını belirlediği ve kurguladığı dünya ise bizim mikro dünyamızdır. Mikro dünya, içinde gerçekliğin kolayca işlenip şekle sokulacağı bir kaptır. Bu dünya müptelaları için dışarıda olan gerçek dünya artık silinmiştir. Bu karmakarışık ve başa çıkılmaz gerçeklikle artık yüzleşmeye girmeye gerek yoktur. Gerçek deneyim reddedilir, her şey benzetimdir. Arzu edilmeyen ve eksiklik duyguları inkâr edilir. Var olmayla ilgili gerilimler, hüsranlar ve kaygılar yatıştırılmaktadır bu dünyada. Mikro dünya kendi kendisini içeren, dışarıdaki gerçek dünyanın karmaşıklığından bağımsız, yapay olarak oluşturulmuş bir alandır. Mikro dünya güvenli ve sürprizlere yol açmayan bir ortamdır ve birey artık kimliğini gerçeklikle değil de bu ortamları kullanarak, imaj yoluyla ifade etmektedir.


Günümüzün bu mikro dünyasında bireyler, hedef kitlesinin ilgisini çekebileceğini düşündüğü içerikler paylaşmakta, paylaştıkları fotoğrafların da -beğenilebilir- olmasına özen göstermektedir. Sosyal ağlarda kişinin kendini, bedenini idealleştirme arzusu belki de en çok profil fotoğraflarında öne çıkmaktadır. Profil fotoğraflarının diğer fotoğraflardan farklı olarak kişinin kimliğini daha çok yansıtması beklenmektedir. Portre fotoğrafı, bir kişinin imajı hakkında sahte isimlerden ve grafik ikonlardan çok daha fazla kesin bilgi taşır; anonimliği ortadan kaldırarak kişinin kendisini yeniden temsil etme işlevi görür.

Günümüz insanı, günlük mutluluk peşinde koşan, hazzı sebebiyle tatmin olma ihtiyacı isteyen, ihtiyacının tatminini ertelemeyen, geleceği için bugününü feda etmeyen, anı yaşayan, şekle önem veren, hazcı yanı ön planda olan kişidir.


Bir yandan bireylerin birbirine ulaşma ve hayatının anlamını paylaşma çabası; diğer yandan ise popüler kültürün bize dayattığı ilgi çekme ve farkına varılma arzusu selfinin hayatımızın vazgeçilmezi olmasına neden olmuştur. Peki nedir bu selfie ya da Türkçe karşılığıyla özçekim; Selfie, sözcüğü ingilizce’de, herhangi bir kimsenin bir cep telefonuyla veya fotoğraf makinesiyle kendi fotoğrafını çekmesini ve sosyal medyaya yüklemesini ifade etmektedir. Selfie, Oxford ingilizce Sözlüğü tarafından 2013 yılında sözlüğe eklenmiş bir kelimedir (“Selfie”, t.y.). Oxford Sözlüğünün Blog sayfasında belirtildiği üzere, selfie kelimesi ilk olarak 2002 yılında Avustralya yayın kuruluşu olan ABC’nin çevrimiçi forum sayfasında kullanılmıştır (Oxford Words Blog, 2013).



Özçekim teriminin gündelik hayattaki kullanımına ve sözlüklerde yerini almasına kadarki tarihsel süreçte, ilk olarak resim sanatında otoportre çizimleri ile başladığı söylenebilir. Bilinen ilk otoportre biçiminde çekilmiş fotoğraf, Amerikalı fotoğrafçı Robert Cornelius’un 1839 yılında çekmiş olduğu otoportre fotoğrafı olarak kabul edilmektedir. Ancak gündelik hayatta selfinin yayılması Oxford sözlüğünde yer almasından daha çok ABD Başkanı Barack Obama’nın Danimarka Başbakanı Helle Thorning-Schmidt ve ingiltere Başbakanı David Cameron ile 10 Aralık 2013 tarihinde Mandela’nın cenaze töreninde çektikleri fotoğraf ile sağlamıştır. Fotoğraf adından sıkça bahsettirmiş ve uzun süre gündemde kalmıştır.


Tamamen tüm dünyada popüler hale gelmesi ise, 2014 yılının Mart ayında gerçekleştirilen 86. Oscar Ödül Töreni gecesinde gecenin sunucusu komedyen Ellen DeGeneres’in, seyircilerin arasına girerek ünlü oyuncularla birlikte çektiği özçekim fotoğraf ile olmuştur. Bu fotoğraf ile aynı zamanda bir Twitter rekoru kırılmıştır.


Türkiye’de selfie çılgınlığı dünyada popülerleşmesiyle birlikte öncelikle gençlerde yaygınlaşmaya başlamış ve daha sonra gerek varmıydı bilinmez ama isim değiştirilerek “özçekim çılgınlığına” dönüşmüştür. Türkçe’ye Türk Dil Kurumunun Özçekim olarak çevrildiği Selfie birçok önerinin sonucunda ortaya çıkmıştır: “Sosyapoz”, “Başyapıt”, “Çekendi”, “Çekerol”, “Çekinti”, “Çeklaçek”, “Çektirim”, “Çeksun”, “Görsel Salım”, “Seyfi” gibi kelimeler vatandaşlar tarafından önerilmiş ve en fazla önerilen “özçekim”i “selfie”ye karşılık olarak Türk Dil Kurumu kabul etmiştir.


Türkiye’de özçekim öylesine yaygınlaştı ki, 19 Aralık 2015 tarihinde TIME dergisinin yayına aldığı “The selfiest cities in the World” çalışmasına göre; Filipinler’in finans merkezi olarak bilinen Makati City, dünyada en çok özçekim çekilen şehir olurken ilk yüze Türkiye’den iki şehir dahil olmuştur. Bunlar; 65. sırada yer alan Adapazarı ve 80. sırada olan Eskişehir. (1)




İnsanlar niçin selfie ya da özçekim yapma gereği duyarlar. İletişim literatüründe medya kullanımları ile ilgili olarak “kullanımlar ve doyumlar” yaklaşımı ve motivasyon kuramları çerçevesinde bu konuyu irdelemekte fayda vardır. Kullanımlar ve doyumlar yaklaşımında kullanıcı medyayı bilişsel, duygusal ve sosyal tatmin elde etmek için kullanır. Bu bağlamda kullanıcı çevreyle, arkadaşlarıyla ya da dünya ile ilgili bilgi ihtiyacını karşılamak için medyayı kullanarak bilgisel tatmin elde eder. Ayrıca sevgi, saygı, takdir görme gibi içsel motivasyon unsurlarını tatmin etmek için yani duygusal tatmini sağlamak içinde medyayı kullanır. Sosyal tatmin açısından kullanıcılar sosyal çevrelerinde nelerin olup bittiğini, ne tür yeni alışkanlıkların geliştiğini, nasıl giyinilmesi, nerelerde yemek yenilmesi gibi birçok unsuru selfie yoluyla öğrenir.


İnsanlar en mutlu anlarını en sevdikleriyle paylaşırlar. İnsanlar özçekimlerinde hep güzel mutlu ve olumlu yönlerini paylaşırlar. Günümüzde fotoğraf paylaşımının ilk amacı toplum tarafından kabul görme, beğenilme isteğidir. İnsanlar aktarılacak bir deneyim, anlatılacak bir duyguya sahip olmadıkları için gündelik hayatın içinde sıradan bir faaliyeti bile paylaşmakta ve bu görüntülerle kendileriyle ilgili imajlar üretmektedirler. Bu sebeple günümüzde insanlar mutluluklarını ifade etmek için dilin imkanlarını kullanmak yerine kahkahayla gülümseyen fotoğraf paylaşmayı yeğlerler. Mutluluğu ispatlamaya çalışmak ve bunu sosyal ortamlarda sanal insanların beğenisine sunmak günümüzde sıklıkla yapılmaktadır. Bu durumun bir sonraki aşaması sonu bitmeyen tatmin ve gerçek dünyadan haz alamamak ve gerçek dünyayı fazla sıkıcı görmektir. Özçekimler üzerinde sadece mutlu, keyifli ve eğlenceli fotoğraflar gören kişi karşısındaki insanın kendisinden çok daha mutlu olduğu yanılgısına düşmekte ve kendi hayatıyla kıyaslama yaparak gerilim yaşamaktadır.

Ayrıcı araştırmalara göre; fotoğraf ve özçekimler yoluyla hayatının her anını teşhir etmeye ve dikizlenmeye meydan veren kişilerin hayatında bazı şeylerin yolunda gitmediği ile ilgili ciddi bulgular elde edilmiştir. Desinler diye, hayat enerjisini dışarıda aramanın ve kıyaslamanın olumsuz bir özellik olduğu da aşikârdır.


Varolduğu günden beri beğenilme, farkındalık yaratma ve görünür olma isteği olan insanoğlu bu nefsani duygusundan dolayı ne çok değerini kaybetmektedir. Geçmişte komşusu açken tok yatmayan kişi, vitrin raflarına parası olmayan ister de alamaz diye pahalı ürünleri dizmeyen esnaf, evimizde pişen yemeğin kokusu komşuya gitmesin diye kapağını kapatan ev hanımı, artık nispet yaparcasına yediğini, içtiğini, giydiğini sadece yakınlarına değil tüm dünyaya fotoğraflarla göstermektedir.



İnsanlar özçekim yoluyla beğenilen imgesini başkalarının gözünden izleme imkanını bulmuştur. Kendi fotoğrafını çekerek ve sosyal ağlarda paylaşarak kendisiyle barışık olduğunun izlenimini vermektedir özçekim yapan birey. Ancak kendinizle barışık olmanız bu mecrada yetmemekte ayrıca başkalarının farkına vararak onu beğenerek onaylaması gereklidir.


Takdir görmek, beğenilmek, onaylanmak her insanın temel duygularındandır. Görünür olma isteği, beğenilmek her insanın fıtratında olsada günlük hayatta bu duyguların gereğinden fazla önplanda olması olumlu bir durum değildir. Çağımız görülmek ve beğenilmek isteyen insanların çağı olmuştur. Başarılı olmak, mümkün olduğu kadar çok insan tarafından tanınmak günümüzde önemli olmaktadır.


Başka insanların bizi nasıl görmesini isteğimiz selfie fotoğraflar özellikle kendini gösterme açısından kullanıcıyı ön plana çıkarmaktadır. Popüler kültüründe etkisiyle insanlar televizyonlarda olduğu gibi meşhurluk hevesine kapılmaktadırlar. İnsanlık “düşünüyorum o halde varım” dan “görünüyorum o halde varıma” gelmiştir. Artık bu yeni imaj çağında ne söylediğin değil, nasıl göründüğün ve buna tepkiler önemlidir.


İnsanlar fotoğraflardan en güzellerini sanal ortama koyarak başkalarına mükemmel olduğunu ispat etmiş bulunmaktadır. Fotoğrafların altına yapılan yorumlar ve beğenilme sayısı bu davranışları pekiştirerek kişileri gerçek arkadaşlık ilişkilerinden soyutlamakta ve sanal ortamda kendini ispata zorlamaktadır. Amerikan psikologlar derneği yaptığı araştırmaya göre kendini yalnız hisseden insanların daha çok selfie çektikleri sonucuna ulaşılmıştır. Kendini beğenme ve sevmesinin saplantılı hali olan narsisizm, günümüz insanının karakteristik özelliğini yansıtmaktadır. Selfie kişinin kendini kutsallaştırma, önemli ve özel görme duygularını beslemektedir. Bu durum insanın onay ve takdir alma durumu bağlı bir yaşamı tetikleyebilir. Kendileriyle ilgili olumlu yargıyı canlı tutmak için sürekli paylaşım ve geri bildirime ihtiyaç duyarlar. Uzmanlar özçekimin kontrolden çıktığı zaman insanın hayatını sonlandırmasına kadar varacağına dikkat çekmektedir.

Var olduğunu düşündüğü kusurlarını örterek hep kendini mükemmel göstermeye çalışmak ne kadar mutlu ne kadar güzel ne kadar fit olduğunuzun belgesidir özçekim. Güzellik uzmanları özçekimlerin estetik operasyonları tetiklediğini duyurmaktadır. Bize bu durum pamuk prenses masalında geçen cadının “ayna ayna var mı benden daha güzeli” sözlerini hatırlatmaktadır.


Yakın çevrelerinden muhabbet görmeyen, sözleri takdir edilmeyen, kendine yeterli olmayan ya da sürekli eleştiri alan özellikle gençler, kendilerini sosyal medyada ifade edip takdir toplama, ilgi çekme gayreti içine girmektedir. En ilginç ve tehlikeli şeyleri yaptıkça popülerliği artacağını düşünen ve bunun emarelerini gören gençler çılgınlık derecesinde en yüksek binalara çıkarak, tren yoluna yatarak ya da en tehlikeli yerlerde akrobasi hareketleri yaparak özçekimlerini gerçekleştirmektedirler. Bunun sonucu birçok ölüm vakası gazetelere yansımaktadır. Ayrıca, hızlı portre anlamına gelen özçekim ünlü bir kişiyle yapıldığında kimliği görünür, popüler olurken çok fazla beğeni. Çok fazla paylaşım almakta, aynı zamanda kendisini değerli hissetmekte ve kişinin rolünden faydalanmaktadır. Siyasi liderlerinde özçekimlerden faydalandığını sosyal medya ortamlarında çok fazla rastlamaktayız. Liderler açısından ulaşılabilir, daha sıcak siyasetçi mesajı topluma verilirken fotoğrafı çekenler için de siyasetçiyi sevenlerin beğeneceği, paylaşacağı ve yorumlayacağı bir resme sahip olmayı sağlar.



Gerçek şu ki, bir akım olan selfie/özçekim, moda olmaktan öte günümüz insanının durumunu da ortaya koymaktadır. İnsanlar sosyal medya ortamına yükledikleri fotoğraflarla arkadaş ve hayran edinmeyi amaçlamaktadır. Dış dünya beğendiğinde ve onayladığında kendini değerli bir varlık olabileceğine inanmış kişinin selfiden beklentisi büyüktür. Özçekimlerde bambaşka bir hayatı canlandıran tıpkı bir tiyatro oyunu sergiler gibi başka kimliklerde hayat bulan insanlar gerçek hayattan hazzetmemekte, kaçmakta ve yabancılaşmaktadır.


Özçekim, kişinin kimlik inşasında etkili olmaktadır. Bireyler başkalarınca nasıl tanınmak, kendilerini nasıl tanıtmak istiyorlarsa o maskeyle örtüşen kimlikler sunmaktadır. Bu bağlamda kullanıcılar sürekli olarak kendilerine uygun bir kimlik tasarlama ya da tasarlanmış kimlikleri kendilerine mal etme eğilimi gösterebilmektedirler.

Sosyal medya yoluyla popülerleşen tasarlanmış kimlikler beğeni ve popülerliği kaybetmemek adına sürekli kendisini sergilemek zorunda hisseder. Bu bitmek tükenmek bilmeyen paylaşım ve sergileme yeterince değer görmediğinde mutlu bireyi değersiz bireye dönüştürebilir.


Fotoğraf paylaşmak kim olduğumuzu, nasıl bir yaşam sürdüğümüzü, nasıl bir sosyal çevreye sahip olduğumuzu, beğenilerimizi, zevklerimizi kısaca kimliğimizi fragmanlar halinde diğer kullanıcılara aktaran sunum olmaktadır.


İnsanlar gerçek dünyanın aksine tamamen kendi kontrollerinde bir imaj yaratabilirler. Bu mecrada hayatına ya da kendine dair istediği şeyleri ortaya koyar, istemediklerini saklar. Ancak gerçek hayatta var olan kusurların kendi inisiyatifinde paylaşılıyor olması sebebiyle gizlenebilmesi, kullanıcının kendine güven duymasına yol açmaktadır. iki farklı benlik oluşumuna neden olan bu durum, dün sanal dünyada farklı bir role bürünen ama izleyen saatlerde kaçınılmaz olarak gerçek hayata dönen bu iki ruhluluk haliyle hastalıklı bir bireyler ortaya çıkarmaktadır.


 Sosyal paylaşım ağlarında sürekli fotoğraflarını paylaşan birey, gündelik yaşamının, mahrem alanlarını kitlelere açarken, elindeki tek gücü kendisinin kurguladığı kimliğini oluşturabilmektedir Kendini tanımlama ve beğenilme arzusunun yanında, bir güç unsuru olarak, kendinin yarattığı kimlikle kişilere sunmaktadır. Kendini farklı gösteren insanın amacı aslında “sevin beni” çığlığıdır.


Özçekim sevgi, takdir görme isteğinin bir sonucu olduğu gibi aynı zamanda teşhircilik gibi psikolojide normal olmayan ve bir saplantı olarak değerlendirilen bir duruma da yol açmaktadır. Görselliğin, görmenin, görünür olmanın, var olmak demek olduğu günümüzde bunca görüntü arasında kendini göstermenin varlığını ispat etmenin de bir bedeli vardır elbet. Giyimden yemek alışkanlığına kadar tüketime konu olan her şey teşhir üzerinde şekillenmektedir. Özçekim de teşhir, fark edilme ve beğenilme uğruna, utanma, gizlilik ve mahremiyet gibi değerlerini feda etmektir.



Fotoğrafı yayınladığınızda sadece iletişim kurulmuyor aynı zamanda gözetleniyorsunuz ve bunun farkındasınız fakat ne ilginçtir ki gerçek hayatta korkacağınız ya da nefret edeceğiniz bu durumdan memnunsunuz. Aslında bu durum ruhsal bir hastalıkla ilişkilendiriliyor olsa da gerçek şu ki gözetleme daha çok merak ve dedikodu ile ilişkilendirilebilir. İnsanlar merak duygusuyla çevreyi anlamlandırdıkları için zaman zaman başkalarının mahrem alanlarına tecavüz edebilirler biz bunun en masumu olarak dikizleme ruhsal hastalığını söyleyebiliriz. Bu bakış açısıyla çevreyi dikizleyen sosyal medya kullanıcısı aynı zamanda kendini teşhir etme konusunda sıkıntısı olmayan kullanıcılara rastlarsa mutlaka dikizleme eylemini gerçekleştirecektir. Kısaca paylaşılan her fotoğraf teşhir özelliği taşımakta kişinin görünür olma, mutluluğunu gösterme, kendini beğenme ve beğendirme yoluyla özçekimi kullanırken aynı zamanda dikizlendiğinin de farkında olmalıdır.


Sosyal paylaşım mecralarında bugünlerde görmek istemediğimiz ama karşılaştığımız intihar olayları içinde başrollerde özçekim yeralmakadır. Özçekim videosu canlı olarak tüm izleyicilere sunulmaktadır. İntihar edenler için özçekimin anlamı kendi açısından bu yola itilmesine sebep olanlara “görün eserinizi” mesajı vererek cezalandırmak, topluma açık görüntülü mektup sunmak ve ölümünü göstererek ölümsüz olmaya çalışmakdır ki bu durum hastalıklı ruh halinin işaretidir. Gençlerin çokça kullandığı özçekim ile ilgili mutlaka okullarda sosyal medya okuryazarlığı yoluyla bilgi verilmeli ve toplum bilinçlendirilmelidir.


(1) http://www.rumblerum.com/worlds-selfiest- cities/ erişim tarihi 24/03/2017


Not: Bu makale ICT MEDIA Dergisi'nin Nisan 2017 sayısında yayınlanmıştır. Makalenin PDF versiyonuna https://www.sezaiturk.com sitesinin "Makaleler" sayfasından ulaşabilir, linkten indirebilirsiniz....

Comments


bottom of page